27 Ocak 2016 Çarşamba

BLOGGERLAR GÖZÜNDEN BLOGUM

Severek takip ettiğim 1delinin günlükleri blogunun sahibi Ayhan arkadaşımın blog yazısıyla haberdar olduğum bir mim bu. Ayhan arkadaşım beni bizzat mimlemedi aslında ama konu hoşuma gitti, ben de kendi kendimi mimledim.:)

Zaman ve emek harcayarak blogumda yazmaya çalışıyorum. Bebeğimden önce çok daha fazla vakit ayırabiliyordum bloguma, ama yine de ihmal etmemeye çabalıyorum. Yazmaya başlayalı neredeyse 4 sene olacak. Pek çok şey paylaştım burada sizlerle. Blogum benim için çok değerli. Yazmayı seven biri olarak, blogum hayatımı mutlu ve anlamlı kılan bir olgu benim için.


Bu mim vasıtasıyla, blogumun sizlerin nezdindeki yerini öğrenmeyi çok isterim. Mesela; 

En çok hangi türdeki yazılarımı beğeniyorsunuz?

Blog tasarımım kullanışlı mı?

Yayın yapma sıklığım az mı, çok mu? Kendimi unutturuyor muyum yani? ;)

Bunun gibi şeyler işte;)

Yapılan paylaşıma yorum alabilmek, çeşitli görüşlerin belirtilmesi, yazan kişi için yazısını daha da anlamlı kılar bana göre.
Ama şöyle de bir gerçek var, yazdıklarımı kimse okumasa dahi, canım istedikçe geriye dönüp kendim okurum:)
Yeni albüm çıkaran şarkıcılar parçalarımın her biri çocuğum gibi diyor ya, o hesap işte... (hiç de hazzetmem aslında bu laftan;)

Ama yine de bu mime vakit ayırıp bir kaç satır yazarsanız oldukça mutlu olurum.

21 Ocak 2016 Perşembe

DİKİZ AYNASINA SÜS: ÇARPI İŞİ VOSVOS

Ben de Vosvossevergillerfamilyasınınbirüyesiyim:)
Etamin işlerken baktım hep kendime çalışıyorum, dedim bir de eşime güzellik yapayım, arabaya bir süs hazırlayayım.
Şablonu bile bu kadar sevimli olan bir Vosvos kim bilir işlenince nasıl güzel olacaktı?


Yukarıdaki fotoğrafta işlediğim Vosvos tam anlamıyla kime niyet kime kısmet oldu.
Bayram için memlekete gittiğimiz dönemde ablamlar da yeni araba almıştı.
Ben de işlediğim ilk Vosvosu onlara hediye ettim.
Aslında çalışmanın tamamen bitmiş halini görmek henüz bana da nasip olmadı çünkü ben sadece işlenmiş haliyle verdim.
Ablam etamin kumaşını kese şeklinde dikti ve içine -ben göremedim gerçi ama- elyaf doldurdu.
Son tahlilde de, en üst kısmına  kurdela dikerek dikiz aynasına asmışlar.
Benim aklımdaki şey de zaten tam olarak buydu.


Sonra farklı renklerle kendi arabamıza da işledim bir tane.
İşleme kısmında sorun yok da dikiş mevzusu beni zorluyor, işin tamamlanmasını engelliyor:-/
Bu konu üzerine biraz çalışmam lazım.
Bizim süs ablamınkine göre biraz daha büyük oldu sanırım, belki bir ara boyundan küçültme yoluna gidebilirim.
Şimdilik astık aynamıza, sallanıp duruyor kerata:)Tabi bu işlemeleri doğumdan önce yaptığımı da söylemem gerek;)


Şablonu nerelerden bulup kaydettim hiç hatırlamıyorum maalesef.
Kullanmak isteyenler için ekliyorum aşağıya.


13 Ocak 2016 Çarşamba

VATAN YAHUT İNTERNET

Yazar: Mustafa Kutlu
Yayınevi: Dergah Yayınları

2014 yılında kitaplarıyla tanıştığım Mustafa Kutlu'yu okumaya devam ediyorum. Bu kitaba başlayalı aslında epeyce zaman olmuştu. Ancak doğum hazırlıkları sürecinde bitirmeyi başaramadım. Bir kitabı yarıda bırakıp geriye dönmeyi hiç sevmem. Fakat bu kitap deneme tarzında olduğu için tekrar açıp okumak pek de sorun olmadı.


Kutlu, gazete köşesinde yıllar içerisinde yayınlanan yazılarını bir araya getirerek oluşturmuş Vatan Yahut İnternet isimli kitabını. Mustafa Kutlu, Anadolu'yu bilen ve iyi bir gözlem yeteneğine sahip bir yazar bana göre. Dili, okuduğum ve blogda da Okuduklarım başlığı altında paylaştığım diğer kitapları gibi sade, samimi ve anlaşılır. İçerik genel olarak ülkemiz gündemi, şiir, doğa ve özlem duyulan eski günlerden dem vurur vaziyette. Kitapla ilgili olumsuz tek düşüncem, bazı konular yahut konuların içerisinde değinilen bazı hususların farklı yazılarda tekrara düşmesi. Ama bu durum, yazıların 20 yıl içerisinde yayınlanmasından ötürü hoş karşılanabilir.

9 Ocak 2016 Cumartesi

BEBEKLİ GECE VARDİYASINDAN BİLDİRİYORUM

Uzunca bir aradan sonra yeniden merhaba. Kasım ayı içerisinde bebeğimizin doğduğunu paylaşmıştım sizlerle. O gün bugündür -hatta doğum iznine ayrıldığım dönemden beri- hayatım oldukça değişti. Artık çok farklı rutinlerim var. Daha az uyuyorum mesela... İyiliği için elimden geleni yapma gayretinde olduğum minicik bir canım daha var.

Bebekli hayata alışmak, eskiden -evet, bir kaç ay öncesi asla geri dönülemeyecek bir yaşam şekli artık- gayet severek yaptığım ve benim için hayatı güzelleştiren bazı rutinleri yapmak şu an için biraz lüks kaçıyor.

Bebeğim doğmadan önce çok dua etmiştim, "Allahım, lütfen bana çok bağımlı ve kucaktan hiç düşmek istemeyen bir bebek olmasın" diye. Sanırım duayı vaktine denk getiremedim;) Bebeğimin kısa aralıklarla ve az miktarda beslenmesi gerekiyor. Ve beslendikten sonra da dik tutulması lazım (süt ağzına tekrar geri gelip kusmaması için. Ve dikkatli olmamız geretiğini malesef bir sağlık sorunu yaşadıktan sonra öğrendik:( Hal böyle iken bebek gün içinde saatlerce kucağımda duruyor. Ama çok şükür bebeğim şu an iyi. Fakat şu aşamada tek başıma bakabileceğim yahut eskisi gibi ev işlerimi kendim halledebileceğim bir durumda değilim. Çok şükür ki ailem ve eşim en büyük destekçim. Ama hem fiziksel hem de psikolojik olarak zorlanmıyorum desem yalan olur. Ama buna da şükür, sağlığı yerinde ya...

Hal böyle olunca a dostlar, blog yazmak biraz hayal oldu bu aralar. Şu an bebeğin gece 12-5 vardiyası bende (ufaklık yüz üstü yatmayı çok seviyor ama çok küçük olduğu için biz kontrol etmeden uyumasını istemiyoruz). Bu sebeple annemlerle dönüşümlü olarak "vardiyadayız". Yoksa gün içerisinde vakit bulup yazmam şu an için imkansız.

Çoook özlediğim şekilde; elimde nescafem, masa başında keyifle blog yazma imkanım şu an için olmasa da, bebek kucağımda uyurken telefondan yazılarınızı okumaya çalışıyorum zaman zaman (el kadar bebenin başında cep telefonu kullanmak içime dert olmuyor değil ama saatlerce oturmaktan da daral geliyor malesef). Yorum bırakma şansım pek olmuyor. Şimdilik böyle, ne yapalım...

Benim cephede durumlar böyle.Belki gece vardiyalarında yazma imkanım olur (cep telefonundan "bik bik" yazmaya çalışmak da çok sıkıcıymış).

Sizler bize de dua edin lütfen. Bu hassas dönemi kolayca ve kısa bir sürede atlatalım.