30 Mayıs 2013 Perşembe

İSTANBUL'UN FETHİNİN 560. YIL DÖNÜMÜ KUTLAMALARI

29 Mayıs Çarşamba günü Balat'ta İstanbul'un Fethinin 560. yıl dönümü kutlamaları için bir program vardı. Eşim ile beraber biz de programı izleme şansına sahip olduk. Kısaca, programdan karelerle neler olduğunu paylaşmak istedim.

Balat sahilinde etkinliğe katılanların oturabilmesi için platformlar hazırlanmıştı. Bunlardan bir tanesinde biz de kendimize yer seçtik ve programın başlaması için saatin gelmesini bekledik.

19.00 sularında Balat'taydık. Bu saatte ortalık henüz o kadar kalabalık değildi.



Saatler ilerledikçe, meydan kalabalıklaşmaya, platformlar ve çimler dolmaya başladı.

20.30 civarlarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir TOPBAŞ etkinlik alanına geldi. Etkinlik alanını boydan boya dolaşarak tüm halkı selamladı. Bu arada hava da kararmış oldu ve etkinlik başladı. Açılış güzeldi.


Fethi ve Fatih'i anımsatan bir resim, bir müddet ekranda kaldı.


Açılışta yer alan konuşma faslı uzun değildi, Belediye Başkanı Topbaş 7-8 dakika kadar bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşması esnasında, cep telefonumla çektiğim için Topbaş sanki nur saçıyormuş gibi görüntülendi.:) Etkinliğin 21.00'de bu konuşma ile başladığını söyleyebilirim. Osmanlı ailesinden bazı üyeler de ilk kez olmak üzere bu programda katılımcı olarak bulundular. Bu da hoş bir durumdu.


Yaklaşık 21.15 civarında ses, su, ışık ve lazerli gösteriler başladı.









Akabinde fethi anlatan kısa bir film ekrana yansıdı. Bu film -hafızam beni yanıltmıyorsa- Panorama 1453 Müzesinde yayınlanan kısa film...

Filmden bazı kareler...





Film bitince, Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde yer alan Mehter Takımı coşturucu marşlar söyledi. Marşlara hep bir ağızdan söylenerek, Mehter Takımına eşlik edildi, bayraklar coşkuyla sallandı.





Son olarak yine havai fişek, su ve lazer gösterileri vardı.






Etkinliğe katılan herkes için -öyle düşünüyorum ki- güzel bir geceydi.

İstanbuldaysanız ve etkinliğe bir şekilde katılabilme imkanınız olursa, hayatınızda en az bir kez muhakkak katılın derim.

Bir sonraki sene yine katılabilmek ümidi ile...

29 Mayıs 2013 Çarşamba

KALANŞO ÇİÇEĞİM

Bu aralar bir çiçek böcek merakım olduğunu önceden de yazmıştım.

Geçtiğimiz gün bir adet "kalanşo çiçeği" aldım ve iş yerinde, gözümün önünde büyüsün diye sevimli ve renkli bir galvaniz saksının içine yerleştirdim. Şimdi masamın üstünde ve bana mutluluk kaynağı veriyor:)


İnternette biraz araştırma yaptım "bu kalanşo neyin nesidir, suyu ve güneşi nasıl sever, hangi atmosferik durumlardan hoşlanır" diye... Doğrudan hava akımı olan yerleri, direkt güneş ışığını fazla sevmeyen bir bitkiymiş. Çiçekleri genellikle açılmış halde olur, kış aylarına doğru çiçeklerini dökerek bir dinlenme dönemine girermiş. Kışın 12 dereceden daha düşük sıcaklıkta kalmaması gerekiyormuş ve dolaylı olarak güneş ışığını kullanabiliyormuş. Yani anladığım kadarı ile götürüp pencerenin önüne koymama gerek yok...

Daha önceden de bu çiçekten almıştık ama ne yazık ki kurumuştu:( Umarım bu sefer güzel çiçekleriyle yaşar ve beni de mutlu eder...

Sevgilerimle...

25 Mayıs 2013 Cumartesi

ÇİNGENE PİLAVI

İsim olarak ilginç geliyor insanın kulağına...
Aslında hazırlandığı zaman ortaya çıkan şey ile ismin hiç alakası yok çünkü çingene pilavı bir nev-i salataya benziyor.
Bazı bölgelerde Ankara Pilavı olarak zikredildiğini de duydum fakat Google Görsellerde Ankara Pilavı yazınca daha değişik bir yemek çıkıyor.

Yaz mevsiminde ailecek her öğünde tükettiğimiz bir gıda çingene pilavı...

Hazırlanışı da gayet kolay... Malzemeler;


2 kişi için,

3 Domates
2 Salatalık
1 baş soğan-taze soğan olursa daha güzel oluyor bence.
Nane veya fesleğen-tazesi tercih sebebimdir.

Peynir veya lor-tuzlu ve diri bir peynir daha lezzetli geliyor bana... Tulum peyniri ideal bence... 

Tüm malzemeler küçük küpler şeklinde doğranır. Karıştırılır. Üstünden zeytinyağı gezdirilir. Buzdolabında bir müddet bekletildikten sonra, serin serin afiyetle yenir:)


Çingene pilavı ile çıtır simit ve lezzetli bir çay harika oluyor.
Basit ama leziz bir öğün için, yaklaşan yaz günlerinin birinde denemenizi öneririm

20 Mayıs 2013 Pazartesi

KEÇE ÇİÇEKLERİM, OLDU DUVAR SÜSÜ...

Geçtiğimiz günlerde küçük keçe çiçekler kesip, bir kenarda biriktirdiğimi burada yazmıştım.


Hafta sonu benim için verimli geçti. Kesip bir kenarda beklediğim çiçeklerimin içini elyafla doldurdum ve kenarlarını renkli iple diktim. Askılarda yada herhangi bir yerde asarak kullanabilmek için de kurdeleden küçük saplar yaptım ve çiçek şeklindeki lavantalı keseciklerimi tamamladım.

Lavanta keselerini, çok sevdiğim bu kırmızı kalpli kutunun içine yerleştirdim. Kendim yaptım diye söylemiyorum ama gözüme çok tatlı göründüler:)



Süs olarak güzel olacaklarını hissettiğim için duvar askıma asarak fotoğrafladım.


Askının yanından geçerken bir lavanta kokusu geliyor burnuma sanki:)

18 Mayıs 2013 Cumartesi

KEÇEDEN KUŞ FİGÜRLÜ SAKSI SÜSÜ


Bir kaç gündür kuş şeklinde keçeden saksı süsleri yapıyordum. Ve nihayet tamamladım.
İnce keçeden kestiğim 2 kat elyafın arasına elyaf doldurdum...



Kuşları Adana şiş çöplerine yapıştırdım, kenarlarını da diktim.

Yapışkanlı dekoratif bantı da  de bir sıra çevresinden geçirdim.

Bence çok sevimli oldular:)



Boyu kalemle kıyaslandığında şöyle duruyor:



Sadece saksı süslemek için değil, kalemlikte kalemlerin arasında da çok tatlı duracağını düşünüyorum...
Kendim o şekilde de kullanacağım...

Neşeli bir cumartesi dilerim...

YAPIŞKANLI KAĞIT İLE SAKSI KAPLAMA

Pek çok bayanın yaptığı birşeydir yoğurt kabını saksıya dönüştürmek... Türk kadını, öncelerden adının geri dönüşüm olduğunu bilmese bile, bu tür faaliyetleri pek çok malzeme ile gerçekleştirmiştir.

Boş bir Yörsan kabı olmuştu bana fesleğen saksısı...


Bu haliyle gözüme pek de hoş görünmedi tabi...

Ben de aldım elime yapışkanlı kağıdı, ölçtüm biçtim ve saksımı kapladım.


Üst kısımda kana beyaz kısım hoşuma gitmedi, ince bir şerit daha keserek bu kısmı da kapladım.


Görüldüğü üzere, yanlışlıkla kısa kesmişim. Hatamı kapatmak için kısa bir şerit daha kestim ve yapıştırdım. Hiç aklımda yoktu, kısa şeridin ilk yapıştırdığım şeride uygun gibi görünmemesi sebebi ile, bir arkadaşımın hediye ettiği kelebek şekilli keçeyi de kısa şeridin denk geldiği yere yapıştırdım.


Yanlışlıkla yaptığım hata, bana sevimli bir şekilde geri döndü:)


Gerçi Yörsan yazısı hala belli ama... Bu seferlik yapacak bir şey yok. Bir dahaki sefere altta bir kat beyaz kat yapıştırılabilir...

17 Mayıs 2013 Cuma

SAKSILI AĞAÇ

İşyerimin bahçesi -Allah için- çok güzel. Yeşilliklerin, çiçeklerin içerisindeyiz. Bu sebeple kendimi çok şanslı hissediyorum.

Bahçemizde bir ağaç vardı, geçtiğimiz günlerde onu içinde güzel çiçekler olan saksılarla süslediler.

Ağaç şimdi bana yaşama sevinci veriyor.


Hava güneşli olduğu için aşağıdaki fotoğrafı net olarak görüp çekememiştim, o yüzden ağacın üst kısmı tam görünmüyor.



Çiçek böceğin, yeşilliğin bol olduğu ortamlarda bulunmanız dileiği ile...

15 Mayıs 2013 Çarşamba

KEÇE ÇİÇEKLER

Keçeden yaptığım yıldız şeklinde lavantalar vardı.
Yeni şekiller yapmaya karar verdim. Bunların da rengarenk sevimli çiçekler olmasını istedim.
Bu sebeple ince keçelerimden rengarenk çiçekleri ve çiçek ortalarını kestim.
Ortalarını çiçeğe yapıştırdım.

Bu şekilde önceden şekilleri kesip hazırlayınca iş çok daha çabuk ilerliyor. Yani 1 tane çiçeği kesip, yapıştırıp, içine lavanta koyup, kenarlarını dikip o şekilde hazırlamak yerine her işlemi önceden hazırlanmış olan pek çok çiçeğe aynı anda uygulamak daha iyi oluyor.

Müsait bir zamanımda içlerinin elyaf veya lavanta konulup dikilmeyi bekliyorlar...
Seviyorum keçeleriiiiiiiii:)

13 Mayıs 2013 Pazartesi

YAPIŞKANLI KAĞIT İLE DOLAP İÇİ KAPLAMA

Mutfakta tezgah altında bulunan, bilhassa lavabonun altına denk gelen dolap, her zaman için problem çıkarma potansiyeline sahiptir. Zira zaman zaman ya lavabodan su akar ya da borusu delinir/patlar! Geçtiğimiz günlerde böyle bir hal başımıza geldi, biraz canımızı sıktı. Neyse ki çok fazla su akmadı, ortalığa yayılmadı. Ama dolabın içi tabi biraz ıslandı. 

Anneciğim akıllı kadındır. (Sağolsun) ben evlenmeden önce evimizin büyük kısmını biz işte olduğumuz için kendisi düzenlemiştir. Ivır zıvır ne varsa toparlayıp, mümkün olan en iyi hale getirmiştir. Lavabonun altına gelen dolabın içine de eşyaları yerleştirmeden önce tertemiz beyaz karton koyup, onu da ince naylon ile kaplamıştı. Bu sebeple borudan su sızdığında dolabın tahta kısmı suyu çekmedi. Diyorum ya, anneciğim akıllı kadın:)

Borudan akan su biraz yağlı olduğu için naylonu ve kartonu yeniden kullanmak istemedim. Bir de yapışkanlı kağıtlar ile mutfak dolaplarını kaplama isteğim var ki, kiracı olduğum için elim kolum bağlı, kaplayamıyorum. Dedim "madem dolabın dışını kaplayamıyorum, en iyisi ben içini kaplayayım. Su tekrar akarsa dolabın tahtası suyu çekmesin".

Kendimi bu şekilde teskin ederek aldım yapışkanlı kağıdı elime, dolabın küçük bir kısmında denedim. Baktım ki tekrar çıkarması kolay, ya Allah Bismillah diyip başladım yapıştırmaya.

Ortaya çıkan görüntü şöyle;


Sol tarafı kaplamadım, çünkü oraya kavanoz tarzı şeyler koyuyorum.

Borunun geçtiği yeri kapladım ya, içim rahat. Gerisi teferruat:)

(Ama belki de görüntü bütünlüğünü sağlamak için o küçük kısmı da kaplamayalım... Evet evet, bunu yapmalıyım!)



ANALI KIZLI KEÇE BAYKUŞ

Baykuş figürü yapma fikrini uzunca bir müddet kenarda bekletmiş ve nihayet geçtiğimiz hafta içerisinde yapmayı başarmıştım.

İlk yaptığım baykuş, yavru baykuş gibiydi. İnce keçeden, tek boyutlu olarak yapmıştım. Figür çok sevimli olunca, iki boyutlu olarak yapıp, içine elyaf koymaya karar verdim.


Çocuk odalarında süs olarak yada oyunca olarak kullanılabilir bir şekle büründü.

Dayanamadım, yavrusu ile beraber de fotoğrafladım.


Ortaya çıktı analı kızlı baykuş:)



9 Mayıs 2013 Perşembe

YEŞİLLİK OLSUN

Bu sene nedendir bilinmez, bir bitki/çiçek büyütme sevdası baş göstermeye başladı bende. İş yerinde bunu farkeden bir büyüğüm, bana küçük bir yeşillik hediye etti yetiştirmem için.
İsmini bilmiyoruz ama cismi şöyle birşey:


Önceleri masamda duruyordu, sonra baktım güneşe bu noktadan rahat erişemeyince boynunu bükmeye başladı. Ben de "yazıktır, günahtır, candır" diyerek pencerenin önündeki kalorifer peteğine aldım (ki kadirşinas petek fotoğrafta da görülüyor). Çabuk büyüyen bir bitkiymiş, bana da öyle geldi. Suyunu, güneşini ve temiz havasını sağlayınca kendi kendine idare ediyor, özel bir ihtimam istemiyor. Büyüyor işte kerata...


7 Mayıs 2013 Salı

KEÇEDEN BAYKUŞ

Çok uzun zamandır yapmayı denemek istediğim bir figürdü baykuş... Nihayet deneme şansı buldum.

İşte baykuşum...


Ne maksatla kullanacağıma henüz karar vermedim. Olsun... Bir gün elbet lazım olur... :)

Daha güzellerini yapmanın nasip olması temennisi ile... 

2 Mayıs 2013 Perşembe

ASIM'IN NESLİ ONU ÇOK SEVİYOR: AKİF DEDE


Yazar: Vehbi VAKKASOĞLU
Yayın evi: Nesil

Mehmet Akif Ersoy hakkında pek çok şey duymuşuz yada okumuşuzdur. Bu kitap da onlardan biri... Aslında Mehmet Akif Ersoy hakkında güzel pek çok şey söylenebilir. Ama kitabın sonlarına doğru 4 mısrasına yer vermiş yazar ve bence Akif Dedemizi özetlemiş:

"Yadında mı doğduğun zamanlar?
Sen ağlar idin, gülerdi âlem.
Bir öyle ömür geçir ki olsun,
Mevtin sana hande, halka matem..."

Söylediği gibi yaşamış, yaşadığı gibi söylemiş bir kişilik abidesi Mehmet Akif Ersoy...

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kitapta geçen birkaç nokta hoşuma gitti, sizinle de paylaşmak isterim.

Akif Ersoy dermiş ki;

- Eski, eski olduğu için atılmaz, kötü olduğu için atılır. Yeni, iyi olduğu için alınır.
- Milletler topla, tüfekle, ordularla, tayyarelerle yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki bağlar çözüldüğünde; herkes kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatine, kendi çıkarını temin etmek kaygısına düştüğü zaman yıkılır.

Sahipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır.
"İş bitti, sebatın sonu yoktur!" deme, yılma.
Ey millet-i merhume, sakın ye'se (ümitsizliğe) kapılma.

- Dostu Ferit Bey'in şu sözünü çok sevmişti: "Biz, 'Dur bakalım Allah ne gösterecek.' deriz. Allah da, 'Bakalım kulum ne yapacak' der."

- Allah'ın en çok sevdiği emek, zalime doğruyu söylemektir.
- Vefat ettiği zaman geriye kalanlar; bir takım elbise, ayakkabı, çamaşır, kendisine Büyük Millet Meclisi'nin hediyesi olan bir tüfek ve İstiklal Madalyası, bir saat, bir seccade, Arapça bir Kur'an meali ve birkaç lira...

Ruhu şad olsun Dedemizin...